I Moon Camp Explorers er hvert holds mission at 3D-designe en komplet månelejr ved hjælp af Tinkercad. De skal også forklare, hvordan de vil bruge lokale ressourcer, beskytte astronauterne mod farerne i rummet og beskrive leve- og arbejdsfaciliteterne i deres Moon Camp.
Kartal Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı Bilim ve Sanat Merkezi İstanbul-İstanbul Tyrkiet 13 0 / 4 Tyrkisk
Oversættelse:
Navnet på den lejr, vi har skabt på månen, er Ali Kuşçu Moon Camp. Vores lejr har fået sit navn fra den tyrkiske astronom Ali Kuşçu, som lavede det første kort over månen. Vores månelejr består af to dele, på overfladen af krateret og nedenunder. Over overfladen er vores raket, solpaneler og drivhuse. I delen under overfladen har vi 4 værelser. Der er 2 klædeskabe og 4 senge i vores soveværelse. Der er skabe, køleskab, ovn, bord og stole i vores køkken. I vores laboratorium er der reagensglas og blandinger, som vil være nyttige for os, når vi skal eksperimentere på Månen. Vi har også computere, som vil gøre det muligt for os at kommunikere med Jorden, når det er nødvendigt. Endelig har vi også et kommunikationsrum. Her vil vi meget nemt kunne kommunikere og spille spil med omverdenen takket være vores computere. Derudover er der to lænestole, så vi kan hvile os i dette rum, mange bøger og en bogreol, så vi kan læse i vores fritid. Fjernsynet i dette rum kan forbindes til udsendelserne i verden takket være vores kunstige satellitter.
Originaltekst:
Ay'daki oluşturduğumuz kampımızın adı Ali Kuşçu Ay Kampı'dır. Kampımız adını ayın ilk haritasını çıkarmış olan Türk astronom Ali Kuşçu'dan almaktadır. Ay kampımız kraterin yüzeyinde ve altında olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Yüzeyin üstünde kalan kısımda roketimiz, güneş panellerimiz ve seralarımız bulunmaktadır. Yüzeyin altında kalan kısımda ise 4 adet odamız bulunmaktadır. Yatak odamızın içinde 2 adet dolap ve 4 adet yatak bulunmaktadır. Mutfağımızda dolaplar, buzdolabı, fırın, masa ve sandalyeler bulunmaktadır. Laboratuvarımızda Ay'da deney yapmak için işimize yarayacak deney tüpleri ve karışımlar bulunmaktadır. Ayrıca gerektiği zaman Dünya ile iletişime geçmemizi sağlayacak bilgisayarlarımızda mevcuttur. Son olarak bir de iletişim odamız vardır. Burada Dünya ile bilgisayarlarımız sayesinde çok kolay iletişim kuracak ve oyun oynayabileceğiz. Ayrıca bu odanın içerisinde dinlenmemiz için iki tane koltuk, boş vakitlerimizde okumamız için birçok kitap ve bir adet kitaplık bulunmaktadır. Bu odada bulunan televizyon ise Dünya'daki yayınlara yapay uydularımız sayesinde bağlanabilmektedir.
Oversættelse:
Grunden til, at vores astronauter opretter denne Moon Camp, er for at prøve livet på Månen og observere der.
Originaltekst:
Astronotlarımızın bu Ay Kampını kurma sebepleri Ay'daki yaşamı denemek ve orada gözlem yapmaktır.
Shackleton-krateret
Oversættelse:
Vi valgte Shackleton-krateret, fordi det er bedst egnet til solens stråler, og fordi det ligger tæt på vandisen. Samtidig er det for at sikre, at vores astronauter forbruger ressourcerne på en frisk måde, der hvor de finder dem. Da temperaturen på Månen ikke er ensartet overalt, besluttede vi, at temperaturen her er mere udholdelig for vores astronauter.
Originaltekst:
Shackleton kraterini, Güneş ışınları açısından en uygun ve konumu nedeniyle su buzlarına yakın olması nedeniyle seçtik. Aynı zamanda astronotlarımızın kaynakları buldukları yerde, taze bir şekilde tüketmelerini sağlamaktır. Ay'daki sıcaklık her yerde eşit olmadığı için buradaki sıcaklığın astronotlarımız için daha dayanılabilir olduğuna karar verdik.
Oversættelse:
For det første vil vi sende vores genstande med vores astronauter. Vores solpaneler vil derimod blive sendt fra Jorden ligesom satellitter, der sendes med en raket. Vi vil dyrke vores planter i vores drivhuse der. Hvad angår vores underjordiske kamre, behøver vi ikke at foretage nogen ændringer på Månens overflade til dem. Fordi dybden af Shackleteon-krateret er omkring 3 kilometer. Så det svarer til dybden af et hav på Jorden. Derefter får vi stoffet til at bygge vægge og gulve i vores rum ved at blande månestøv og et par stoffer.
Originaltekst:
Öncelikle eşyalarımızı astronotlarımızla birlikte göndereceğiz. Güneş panellerimiz ise aynı Dünya'dan roketle birlikte gönderilen uydular gibi gönderilecektir. Seralarımızdaki bitkilerimizi ise orada yetiştireceğiz. Yeraltında olan odalarımıza gelecek olursak onlar için Ay'ın yüzeyinde herhangi bir değişiklik yapmamıza gerek yok. Çünkü Shackleteon kraterinin derinliği yaklaşık 3 kilometer. Yani bu Dünya'daki bir okyanusun derinliğine eşdeğer. Sonrasında odalarımızın duvarlarını ve zeminini inşa etmek için olan maddeyi ay tozu ve birkaç maddeyi karıştırarak elde edeceğiz.
Oversættelse:
De materialer, vi vil bruge i vores månelejr, er designet på en sådan måde, at de ikke vil blive ødelagt i tilfælde af et meteoritnedslag. Desuden vil det tøj, som vores astronauter vil have på sig, være i stand til at beskytte vores astronauter meget komfortabelt mod enhver negativ hændelse. Vi har ikke taget nogen forholdsregler for den del, der ligger under kraterne, det vil sige der, hvor vores værelser er, fordi eventuelle negative hændelser ikke vil påvirke jorden.
Originaltekst:
Ay kampımızda kullanacağımız malzemeler herhangi bir göktaşı çarpma olasılığında yıkılmayacak şekilde tasarlanmaktadır. Ayrıca astronotlarımızın üzerlerine giyecekleri kıyafetler de astronotlarımızı herhangi olumsuz olaydan çok rahat bir şekilde koruyabilecektir. Kraterlerin altında kalan kısım yani odalarımızın olduğu kısma bir önlem almadık çünkü herhangi olumsuz olay yerin altını etkilemeyecektir.
Oversættelse:
VAND
Det vand, der forbruges i første omgang, kommer fra kilderne på jorden. Antag, at vandressourcerne fra Jorden er udtømte. På det tidspunkt vil vi skabe vores egne vandressourcer ved at bringe vandisen i krateret til en passende konsistens til at drikke. På den måde vil vores vandressourcer være i vores hænder, selv om vi ikke har nogen forbindelse til Jorden.
FØDEVARER
Vi vil opfylde vores fødevarebehov fra det drivhus, vi har bygget. Vi vil kunne dyrke radiser, salat, spinat, gulerødder og kartofler i vores drivhus. Fordi disse grøntsager både er sunde og kan dyrkes hurtigere end andre grøntsager. På den måde vil vi hurtigt kunne opfylde vores fødevarebehov. Vi bliver også nødt til at hente mad fra Jorden. For uanset hvor hurtigt disse grøntsager vokser, vil det tage noget tid. Under denne vækst vil vi blive fodret med de næringsstoffer, vi henter fra jorden.
LUFT
Der er mange metoder til at løse dette problem. En af dem er de iltflasker, vi har med fra Jorden. En anden metode er elektrolysemetoden. Elektrolysemetoden er den metode, hvormed vi kan få brint og ilt ved at adskille grundstofferne i vandet. Vi kan også få vandet i elektrolysemetoden fra vandis. Når vores astronauters iltflasker løber tør, kan de på den måde overleve ved hjælp af elektrolyse, og også på den måde vores planter i drivhuset optager kuldioxid og afgiver ilt.
POWER
Computere, ovne, køleskabe og lignende ting i vores lejr er drevet af elektricitet. Vi vil bruge vores solpaneler til at få denne elektricitet. På den måde får vi en vedvarende energikilde, og vi vil kunne arbejde mere effektivt.
Originaltekst:
SU
En başta tüketilen su Dünya'daki kaynaklardan getirilmiş olacak. Dünya'dan gelen su kaynaklarının tükendiklerini varsayalım. O vakit kraterde bulunan su buzlarını içmek için uygun bir kıvama getirerek su kaynaklarımızı kendimiz oluşturacağız. Bu sayede Dünya'yla bağlantımız olmasa bile su kaynaklarımız elimizde olacak.
YEMEK
Yemek ihtiyacımızı yaptığımız seradan karşılayacağız. Seramızda turp, marul, ıspanak, havuç ve patates yetiştirebileceğiz. Çünkü bu sebzeler hem sağlıklı hem de diğer sebzelere göre daha hızlı yetiştirilebilecek sebzelerdir. Bu sayede hızlı bir şekilde yemek ihtiyacımızı karşılayabileceğiz. Ayrıca Dünya'dan da besin getirmemiz gerekecek. Çünkü bu sebzeler ne kadar hızlı büyüseler de biraz zaman alacaktır. Bu büyüme sırasında Dünya'dan getireceğimiz besinlerle besleneceğiz.
HAVA
Bu sorunumuz için birçok yöntem var. Bir tanesi Dünya'dan getirdiğimiz oksijen tüpleri. Diğer bir yöntem ise elektroliz yöntemidir. Elektroliz yöntemi suyun içindeki elementleri ayırarak hidrojen ve oksijen elde edebildiğimiz yöntemdir. Elektroliz yöntemindeki suyu da su buzlarından elde edebiliriz. Bu sayede astronotlarımızın oksijen tüpleri bittiğinde elektroliz yöntemiyle ve ayrıca seradaki bitkilerimizin karbondioksit alıp oksijen vermesiyle de hayatta kalabilirler.
GÜÇ
Kampımızda bulunan bilgisayarlar, fırın, buzdolabı ve benzeri eşyalar elektrikle çalışmaktadır. Biz de bu elektriği elde etmek için güneş panellerimizi kullanacağız. Bu sayede yenilenebilir enerji kaynağımız olacak ve daha verimli çalışabileceğiz.
Oversættelse:
Da astronauters muskler ikke kan arbejde hårdt i rummet, bør astronauter have en mere afbalanceret kost, træne regelmæssigt (hvis de gør det, så forlæng varigheden af de sportsgrene, de dyrker), kort sagt, de bør være mere forsigtige med deres kroppe, for mindst 6 måneder og maksimalt 1 år siden.
Astronotların kasları uzayda çok çalışamadığından dolayı en az 6 ay en fazla 1 sene öncesinden astronotlar daha dengeli beslenmeli, düzenli spor yapmalı (eğer yapıyorsa yaptığı sporun süresini uzatmalı), yani kısacası vücuduna karşı daha dikkatli olmalıdır.
English 
Chinese 
Czech 
Danish 
Estonian 
Finnish 
French 
German 
Greek 
Hungarian 
Italian 
Latvian 
Lithuanian 
Dutch 
Norwegian 
Polish 
Portuguese (Portugal, AO90) 
Romanian 
Slovak 
Slovenian 
Spanish 
Swedish 